Yazarından İmzalı: Kara Kedinin Gölgesi
Bu sözler zaten var. Sözleri benim için farklı kılan, anlamlı kılan, senin elyazınla yazılmış olmaları. Belki de bunlar senin değil, benim fikirlerim. Bir öykünün notları, asla bitmeyecek bir romanın giriş cümlesi, yetiştirmek için uykusuz geceler demlediğim bir yazının taslağı. Karalama defterinden çaldığım şu sayfaya bakarken bunları görüyorum. Ve nasıl Borges her uyanışında kendini hatırlıyorsa ben de senin her harfinde kendimi buluyorum.
Çünkü bu sözler zaten var. Bu sözler, anlamlarını bir kenara bırakıp bana dönecek (Dönüşecek mi demeliyim?) kadar cesur. İşte belki bu yüzden senin harflerine, o harflerin elinden çıkma bir yazıya döndüğü sayfalara, o sayfalarda dilin kölesi haline getirdiğin (Getirdiğim mi demeliydim?) tutkuyla bağlıyım. Oysa tutku cinayettir. Ve ben, bu sözler için her şeyi göze alırım.
Uzun yazmak kolaydır da, duygularını, iç dünyasını az sözle çok anlatmak kolay değildir. Yekta Kopan, bir tarz denemesi yaptığı kitabında kısacık öykülerle zengin bir dünya seriyor gözlerimizin önüne... Sanki cümlelerde şiirler saklı...